7. İstanbul Fringe Festivali, 19-27 Eylül 2025 tarihleri arasında kente geri dönüyor ve şehri provokatif performans ve olasılıklarla dolu canlı bir merkeze dönüştürüyor. Dokuz gün boyunca, 100’den fazla sanatçının 18 mekanda 23 gösteri sergileyeceği ve beş atölye, söyleşi, parti ve buluşmayla da desteklenen program, çok disiplinli bu festivalin kalbini oluşturuyor.

Bu yılki edisyon, aynı zamanda World Fringe Network’ün bir parçası olarak, yerel ve uluslararası sesleri de dengeliyor: on yerli gösteri ile on uluslararası gösteri bir araya gelerek tiyatro, dans ve performansı çok kültürlü, çok katmanlı bir dokuda buluşturuyor. “Fringe” sözcüğü, kökenini “fringere” fiilinden alıyor; Latince’de bu, içimizi kuşatan şeyi dışa doğru kırmak, duvarların ötesine taşarak bilinmeyene açılmak anlamına geliyor. Böylece Fringe etkinlikleri, bir tür karşılaşma ve “dışarıyı içeri alma” eylemine dönüşüyor. Bu, küresel bir gelenek: 1947’den bu yana sanatçıların, amatörlerin ve profesyonellerin deneysel işlerle Edinburgh’un onlarca mekanını doldurduğu Edinburgh Festival Fringe ise belki de en ünlü örneği.

Öne çıkan işler arasında; video oyunlarını sahne performansıyla ve Hayvan Çiftliği’ni Pokémon’la buluşturan Kanada’dan son derece özgün bir eser olarak asses.masses; İsviçre’den valsi ters yüz eden Valse, valse, valse; Türkiye’den zamanı hareket aracılığıyla büküp yeniden kuran dans gösterisi How Now Becomes Then ve Belçika’dan ise ekolojik kaygılarımıza şifalı bir umut dozu veren Habemus Naufragium var.

Hiçbir Fringe, gece ritüelleri olmadan tamamlanamaz: Toxxxsik Draje İntizar, Karga’da performansla eğlenceyi iç içe geçirirken; Hangi Yıldayız Biz?, Dam Beyoğlu’nda ses ve dramayla örülü bir gece yarısı buluşmasına bizi davet ediyor.

Sonuçta İstanbul Fringe 2025, bir deklarasyon niteliğinde: sanat sadece izlenecek bir şey değil; içine girilecek, mekânı çatlatıp genişletecek, sıradanı bozacak ve beklenmedik ışığı içeri alacak bir deneyim.